Sınıf İçi Oyunlar

AVCI ADAM
Bir lider seçilir. Bu lider, herhangi bir yöne 
doğru yürür ve ” Kim benimle ördek ( Ayı,Tilki, 
Geyik ) avlamaya gelir ?” der. Bütün çocuklar 
arkasına dizilir ve aynı şekilde lider (avcıyı) 
izlerler. Avcı dönüp hepsini görünce silahını 
onlara çevirir ve ” Bumm ” der. Bunun üzerine 
ayaktaki çocuklar koşarak kendi yerlerine 
otururlar. Kim yerine önce oturmuşsa bir dahaki 
sefere o lider ( Avcı ) olur

BEKÇİ KÖPEĞİ
Bir yere bir cisim ( Nesne ) konur. Yanında 
gözleri kapalı bir bekçi köpeği durur. Diğer 
öğrencilerden birisi sessizce nesneyi oradan 
almaya çalışır. Eğer köpeğin haberi olmadan onu 
alabilirse, bir dahaki oyun için “Bekçi Köpeği” 
olur. Eşya alırken köpek farkına varırsa “hav 
hav” diyerek arkadaşını yakalar. O zaman yeni 
bir bekçi köpeği seçilir.

ALİ KUTUDA 
Bütün çocuklar sıra aralarındaki boşluklarda 
ayakta dururlar. Öğretmen ; “Ali kutuda.” dediği 
zaman herkes çömelik vaziyet alır. “Ali kutudan 
çıktı.” deyince herkes ayağa kalkar. Öğretmen bu 
tempo ile giderken bazı komutlarda değişiklik 
yapar. Bu değişiklikte yanlış yapanlar yerlerine 
otururlar. En sona kalan sınıfın birincisi olu
GÜLME OYUNU
Çocuklar halka olurlar, bir ebe seçilir. Ebe 
eline bir top alır, topu havaya atar. Top yere 
düşünceye kadar bütün çocuklar gülerler. Top 
yere düşünce bütün çocuklar susarlar. Top 
havadayken gülmeyen, yada top yere düşünce 
susmayan çocuk, oyun dışı kalır.
Bu oyunda topu yukarı atacak çocuk bulunamazsa, 
ebenin görevini öğretmen üstlenir.

MISIR PATLATMA 
Çocukların halka olup, yere çömelmeleri istenir. 
Öğretmen mısır patlatmak için yapılan işlemleri 
hikâyeleştirerek anlatır. Çocuklar da 
anlatılanları, hareketlerle gösterirler. 
Mısırlar patlamaya başladığında öğretmen “pat” 
diyerek, ayağa kalkar ve çocukların da aynı 
şekilde ayağa kalkması söylenir. Öğretmen bazen 
onları yanıltmak için “pat” demeden ayağa 
kalkar. Öğretmenle birlikte ayağa kalkanlar, 
yanıldıkları için oyun dışı kalırlar.
UYKUCU HOROZ
Tüm çocuklar yumurta olup, yere otururlar. Uyur 
gibidirler ve gözlerini açmazlar. Öğretmen tek 
tek başlarına dokunur. Başına dokunulan çocuk, 
sessizce kalkar ve öğretmenin peşinden gelir. 
Son çocuk kalana kadar, öğretmen çocukların 
başlarına dokunarak kaldırır. Sona kalan çocuğun 
etrafında sessizce halka olunur. Ve birden, 
“uykucu horoz, uykucu horoz kalk artık!” diye 
bağırırlar. Uykucu horoz arkadaşlarını 
yakalamaya çalışır.

1, 2, 3, 4, BOM! 
Çocuklardan 1–10 arası sayıları sayarken**5 ve 
10 yerine “bom” demeleri istenir. Her çocuk sayı 
saymaya teşvik edilir, gerekli durumlarda yardım 
edilir.

  FASÜLYE TORBASINI BULMA
Çocuklar elleri arkada olmak üzere omuz omuza 
bir daire yapar. Bir çocuk ortadadır. Birisine 
bir fasulye torbası verilir. Dairedeki 
öğrenciler bunu elden ele verirler. Ortadaki 
öğrenci fasulye torbasının nerede ( kimde ) 
olduğunu bulmaya çalışır. Eğer tahmini çok uzun 
sürerse başka bir oyuncu ile değiştirilir.
ÜÇ KÜÇÜK KUZU
…Bir çocuk ( Büyük Kurt ) sınıfın önünde ve 
ayaktadır. Diğerleri yerlerinde oturmuştur. 
Kurt, sıraların arasında dolaşır. Üç küçük 
kuzunun ellerine vurur ve yine sınıfın önüne 
gelerek ; “hurr, hurr” der. Bu kelimeler ile 
birlikte ellerine vurulan üç kuzunun yerlerini 
değiştirmesi gerekir. Kurt da bu kuzulardan 
birinin yerine oturmaya çalışır. Ayakta kalan 
kuzu bir sonraki oyun için Kurt olur. Oyun 
böylece devam eder.

KİM SAKLADI
Bütün öğrenciler yerlerinde otururlar. Bir 
öğrenci kara tahtanın önüne getirilir. 
Diğerlerine arkası dönüktür ve gözlerini 
kapatır. Diğer bir çocuğu sınıfta bir yere 
saklar veya dışarı çıkarırlar. Öbür çocuklar da 
yerlerini değiştirerek karışık otururlar. Bundan 
sonra tahtada bekleyen öğrenciye  “Kim saklandı 
?” derler. Gözlerini yuman çocuk arkasını 
dönerek kimin dışarıya çıktığını veya 
saklandığını bulmaya çalışır. Bulamazsa ebe 
değiştirilir ve böylece oyun devam eder.                                
SİNCAP VE CEVİZ
Bütün öğrenciler yerlerinde otururlar. Bir 
öğrenci sincap olur ve ceviz olarak eline 
silgiyi alır. Diğer öğrenciler, başlarını 
sıralarının üzerine koyarlar ( Uyuyormuş gibi ). 
Yalnız bir elleri, avuçları açık olarak 
yandadır. Sincap, cevizle arkadaşlarının 
arasında dolaşırken, Cevizi ( Silgiyi ) bir 
arkadaşının eline bırakır ve yerine oturmak 
üzere kaçar. Yerine ulaşıncaya kadar 
yakalanamazsa kurtulur. Eline ceviz konulan 
öğrenci sincabı yakalayamazsa kendisi bir 
sonraki oyun için sincap olur.

MİKROP
Sayışmacayla seçilen çocuk mikrop olur. 
Arkadaşlarına dokunarak onlara hastalık 
bulaştırmaya çalışır. Diğerleri de mikroptan 
kaçmaya çalışırlar. Hastalık kapan çocuk, hasta 
rolü yaparak yere oturur. En sona kalan çocuk 
diğer oyunda mikrop rolünü alır.

                                ÇORAPLAR – AYAKKABILAR
Sınıf iki eşit gruba ayrılır. Oyun alanının bir 
başına ve bir de sonuna ikişer daire çizilir. 
Çocuklar çoraplarını çıkarıp ilk daire içine 
koyarlar. İkinci dairenin içine de 
ayakkabılarını koyarlar. Yarışma başlayınca 
çocuklar sırayla ilk önce ilk daireye giderek 
çoraplarını, ikinci daireye giderek 
ayakkabılarını doğru bir şekilde giyerek, 
sıranın arkasına geçer, yerini arkadaşına 
bırakır. Oyun her çocuk yarışana kadar devam 
eder.

GÖRMEDEN GÖZLÜK TAKMA
Büyükçe bir adam başı çizilir. Çocuklara bu 
adamın iyi göremediği ve gözlüğe ihtiyacı olduğu 
belirtilir ve hazırlanmış gözlük resmini uygun 
şekilde yerleştirmeleri istenir. Çocuklar sıra 
ile gelirler ve gözleri kapalı olarak, resme 
gözlük yerleştirmeye çalışırlar. Arkadaşları da 
sözel yönergelerle ona yardımcı olurlar.

                                KİM YOK OYUNU     
Çocuklar yere oturtulur. İçlerinden birini ebe 
seçerler. Ebe başını öğretmenin kucağına koyar, 
gözlerini yumar. ( çocuk gözünü, bir başka yerde 
de yumabilir ) Öğretmen, ebeye sezdirmeden, bir 
çocuğu işaretle dışarıya çıkartır. Ebe gözlerini 
açar; Öğretmen ebeye “Kim yok ?” diye sorar. 
Çocuk bilirse ebelikten kurtulur. Adı bilinen 
çocuk ebe olur. Ebe, üç ad saydığı halde 
bilemezse yeniden ebe olur, yumulur.

                                PANDUF EŞLEME
Çocuklar oyun alanında yerde otururlar. Tüm 
panduflar ortaya toplanır. Panduf çiftleri 
birbirinden ayrılarak karışık bir görüntü 
oluşturulur. Sayışmaca ile iki çocuk seçilir. 
Başla komutuyla müzik eşliğinde çocuklar 
pandufları eşleştirerek kendi alanlarına 
biriktirirler. Panduflar tükenince her iki 
çocuğun da birikimi sayılır. Fazla eşleştirme 
yapan alkışlanır.[/align[/align]

                                AYNA OYUNU
Bir çocuk “ayna” olur. Başka bir çocuk da 
karşısına geçer, ayna olan çocuğun yaptığı 
devinimleri öykünerek aynısını yapar. Güldürücü 
devinimler çocukların daha çok hoşuna gider. 
Nasıl devinimler yapılacağı konusunda çocuk 
özgür bırakılmalıdır. İstenirse, bir çocuk ayna 
olduğunda, tüm çocuklar karşısına geçip onun 
devinimlerini öykünmeyle yaparlar.

                                GÜLME OYUNU
Çocuklar halka olurlar, bir ebe seçilir. Ebe 
eline bir top alır, topu havaya atar. Top yere 
düşünceye kadar bütün çocuklar gülerler. Top 
yere düşünce bütün çocuklar susarlar. Top 
havadayken gülmeyen, yada top yere düşünce 
susmayan çocuk, oyun dışı kalır.
Bu oyunda topu yukarı atacak çocuk bulunamazsa, 
ebenin görevini öğretmen üstlenir.

  DUDAK OKUMA
Çocuklar öğretmeni rahatlıkla görebilecekleri 
biçimde otururlar. Öğretmen ses çıkarmadan 
sadece dudaklarını oynatarak bir şeyler 
söylerken çocuklar da öğretmenin ne söylediğini 
anlamaya çalışırlar.

                                NE SESİ?
“Ne sesi?” oyunu için masalara geçilip, 
sandalyelere oturulur. Çocuklar gözlerini, 
masaya yatarak kapatırlar. Bu sırada, onlara 
çeşitli sesler dinletilir. (Anahtar sesi, alkış, 
tef, kapı açma vb.) Bu seslerin neye ait 
olduğunu tahmin etmeleri istenir. Sesler hızlı 
yavaş, ince–kalın vb. şekillerde çıkarılarak, 
oyun zenginleştirilir.

                                BÜYÜ-KÜÇÜL
Öğretmen “büyü büyü büyü” dedikçe çocuklar 
bedenleriyle büyürler, “küçül küçül küçül” 
dedikçe bedenleriyle en küçük hali alırlar.

                                MEKTUP VAR 
Çocuklar halka olurlar ya da dağınık biçimde 
yerleşirler. Bir ebe seçilir. Ebe, elindeki 
zarfla halka dışında dönerek**“mektup var, 
mektup var “**diye bağırır. Zarfı bir 
arkadaşının arkasına bırakır. Arkasına zarf 
bırakılan çocuk, “postacı, zarfını düşürdün!” 
der ve yağ satarım oyunundaki gibi kovalamaca 
başlar.

                                ŞAPKA
Çocuklar halka olurlar. Bir şapka müzik 
eşliğinde kafadan kafaya dolaşır. Müzik 
durduğunda şapka kimdeyse bir şarkı söyler.

                                YUVARLANMA 
Çocuklar 3-4’lü gruplara ayrılarak, halı 
üzerinde yuvarlanmaları söylenir. Oyun 
başlangıcında onlara “Şimdi kendinizi bir lastik 
top olarak düşünün ve sizi birisi yuvarlıyor” 
ifadesi kullanılarak oyuna başlanır. Oyun 
bitiminde çocuklara sorular yöneltilip(top gibi 
yuvarlanırken neler hissettin, seni kim 
yuvarlıyordu, nereye gidiyordun, nasıl bir 
toptun, hangi renkteydin? vb.) duygu ve 
düşünceleri dinlenir.

                                SU TAŞIMA YARIŞI
Sınıf iki gruba ayrılır. Her gruba bir bardak ve 
kova verilir. Sıra ile bardakları doldurup, 
karşıdaki kovaya boşaltmaları söylenir. Kovasını 
ilk dolduran grup, oyunu kazanır

                                BONCUK TOPLAMA 
“Boncuk Toplama” oyununda çocuklar ikili eş 
yapılır ve ellerine birer plastik bardak 
verilir. Halı üzerine renkli boncuklar 
serpiştirilir. Çocuklar boncukları toplayıp, 
bardağa koyarlar. Bardağını boncukla ilk 
dolduran, oyunu kazanır.

                                MISIR PATLATMA 
Çocukların halka olup, yere çömelmeleri istenir. 
Öğretmen mısır patlatmak için yapılan işlemleri 
hikâyeleştirerek anlatır. Çocuklar da 
anlatılanları, hareketlerle gösterirler. 
Mısırlar patlamaya başladığında öğretmen “pat” 
diyerek, ayağa kalkar ve çocukların da aynı 
şekilde ayağa kalkması söylenir. Öğretmen bazen 
onları yanıltmak için “pat” demeden ayağa 
kalkar. Öğretmenle birlikte ayağa kalkanlar, 
yanıldıkları için oyun dışı kalırlar.

 KARŞILA VE GEÇ
Öğretmen sınıfın önünde ve ortadadır. İki elinde 
birer silgi veya fasulye torbası tutar. Sağ ve 
sol gerisinde iki öğrenci vardır. İşaret 
verildiğinde bu iki öğrenci öğretmenin elindeki 
silgileri alır ve sıraların yanında koşuya 
başlar. Bu öğrenciler arkada karşılaşırlar. 
Öğretmene silgiyi önce getiren oyunu kazanır.

                                BEKÇİ KÖPEĞİ
Bir yere bir cisim ( Nesne ) konur. Yanında 
gözleri kapalı bir bekçi köpeği durur. Diğer 
öğrencilerden birisi sessizce nesneyi oradan 
almaya çalışır. Eğer köpeğin haberi olmadan onu 
alabilirse, bir dahaki oyun için “Bekçi Köpeği” 
olur. Eşya alırken köpek farkına varırsa “hav 
hav” diyerek arkadaşını yakalar. O zaman yeni 
bir bekçi köpeği seçilir.

  KEDi VE FARE

Öğrenciler bir veya iki halka üzerinde sıralanır. Yüzleri içe dönüktür. Bir oyuncu kedi olarak seçilir. Bu dairenin dışında kalır. Diğeri ise fare olarak dairenin ortasındadır. Kedi ; “Ben kediyim” diye seslenir.
Fare : “Ben de fareyim” der.
Kedi : “Seni yakalayacağım.”
Fare : “Yakalayamazsın.”
Oyun bundan sonra başlar. Kedi diğer oyuncuların engellemelerine rağmen fareyi yakalamak ister. Fare yakalanmamak için kaçar. Dairedeki çocuklar farenin kaçmasını sağlamak için ona yol verirler. Fare yakalanınca oyuna yeniden başlanır.

                                                 OYUNCAK OYUNU
Bütün çocuklar bir halka üzerinde sıralanırlar. Birisi ortadadır. Bütün öğrencilere birden altıya kadar numaralar verilir. Sonra öğretmen numaralara isimler verir.
Örneğin ; 1. ler Bebekler,
2. ler Trenler,
3. ler Toplar, 
4. ler Tahta askerler,
5. ler Uçaklar,
6. lar Taksiler.
Bundan sonra ortadaki oyuncu, “Trenler” diye bağırır. Tren olan ikiler, geriye doğru bir adım atarak halka etrafında koşarlar ve tekrar yerlerine gelirler. Yerine ilk gelen öğrenci elini yukarıya kaldırır ve ortadaki ile yer değiştirerek, ikinci oyunu o başlatır.

  GÜNAYDIN ( BENİMLE GELME )
Öğrenciler bir halka üzerinde, yüzleri merkeze dönük olarak durur. Bir ebe halkanın dışındadır. Halkanın etrafında koşarken hafifçe bir arkadaşına dokunarak, “Benimle gelme.” der. İki oyuncu ters istikamette koşarlar. Karşılaştıkları zaman birbirlerini eğilerek selamlarlar ve “Günaydın” derler ve boş kalan yeri kapmak için koşularına devam ederler. Boş yeri kapamayan öğrenci ebe olur ve oyunu tekrarlar.

OYUNCAK KORUYUCUSU
Öğrenciler yüzleri merkeze dönük olarak bir halka oluştururlar. Dairenin merkezine bir oyuncak veya bir eşya konur. Bir çocuk bunun muhafızıdır. Bu öğrenci, elindeki topu halkada bir arkadaşına atar. Halkadakiler topla oyuncağı devirmek isterler. Bunu kim devirirse o muhafız ile yerini değiştirir, böylece oyun devam eder.

                                           BENiMLE GEL

Bütün öğrenciler bir halka üzerinde yüzleri içe dönük olarak dururlar. Bir kişi dairenin dışındadır. Dışarıdaki oyuncu halkanın etrafında koşmaya başlayınca oyun başlar. Koşan oyuncu bir arkadaşının sırtına hafifçe dokunarak ” Benimle gel.” der. Dairenin etrafında bir kere koşu, arkadaşının yerini almaya çalışır. Vurulan oyuncu, arkadaşı kendi yerine gelinceye kadar dokunmaya çalışır. Bunda başarısız olursa ebe olur ve başka birisini koşturur. Eğer arkadaşına yerine gelmeden önce dokunursa kendi yine yerine geçer. Arkadaşı ikinci defa ebe olur.

  YUVARLANAN TOPTAN KAÇ

Oyuncular bir halka yaparlar. Ayrılan bir tanesi merkezde durur. Halkadaki çocuklar bir voleybol topunu ortadaki çocuğa doğru yuvarlayarak onu vurmaya çalışırlar. Vuran oyuncu ile vurulan oyuncu yer değiştirerek oyuna devam edilir.

                                               TOP ATMA

Öğrenciler yüzleri ortaya dönük, bir halka üzerinde yer alırlar. Ortada, elinde voleybol topu ile bir çocuk bulunur. Oyun başlayınca ortada bulunan oyuncu halka üzerindekilere topu iki elle, tek elle veya voleyboldaki gibi vuruşlara yaparak atar. Yandaki oyuncular da aynı şekilde topu oradaki oyuncuya atmaya çalışırlar. Öğretmen bir süre sonra ortadaki oyuncuyu değiştirir.

                                       BAHÇEDEKi midilli

Çocuklar el ele tutarak, bir halka yaparlar. Yüzler ortaya dönüktür. Midilli olan çocuk ortadadır. 
Dairedeki çocuklar ; ” Midilli, sen bahçemize nasıl girdin ?”
Midilli ; ” İçeriye atladım.”
Dairedeki çocuklar ; “Nasıl çıkacaksın ?”
Midilli ; ” İşte böyle.”
Dedikten sonra Midilli, halkadakilerin kolları altından çeşitli denemeler yaparak halka dışına çıkamaya çalışır. Midilli dışarı çıkar çıkmaz, halka üzerindeki oyunculardan 3,4 tanesi koşucu olurlar ve Midilli’yi yakalamaya çalışırlar. Midilliyi ilk yakalayan bir sonraki oyun için Midilli olur.
  MENDiL DÜŞÜRME
Bütün öğrenciler el ele tutuşur, yüzleri merkeze dönük olarak halka bir yaparlar. Elinde mendil olan bir oyuncu, halka etrafında koşmaya başlar. Mendili bir arkadaşının arkasına bırakır, koşusuna devam eder. Yakalanmadan arkadaşının yerini almaya çalışır. Arkasına mendil konulan öğrenci, mendilin farkına vardığı anda onu alır ve ebenin arkasından kovalar. Eğer kendi yerine kadar arkadaşına dokunamazsa ebe olur. Oyunu tekrarlarlar. Eğer arkadaşına dokunmaya muvaffak olursa kendi yerini alır, arkadaşı ikinci kez ebeliğe devam eder.

Çizgide Oynanan Oyunlar


HENDEK ATLAMA

Birbirine paralel olmayan iki çizgi çizilir. Bir ucun açıklığı 50 cm, diğerinin ise 2 metre kadardır. Öğrenciler tek sıralı derin kolda dizilir. Çocuklar önce dar yerden atlamaya başlarlar. Atlayanlar sona kadar devam ederler. Atlayamayanlar yeniden kendilerini denerler.
İTFAİYECİ

Birbirlerinden 15 metre uzaklıkta paralel iki çizgi çizilir. Bütün öğrenciler çizginin biri üzerinde, yüzleri diğer çizgiye dönük olmak üzere yer alırlar. Karşı çizginin biraz gerisinde “İtfaiyeci” bulunur. Öğrencilerin hepsine 1’den 4’e kadar numara verilmiştir. Örneğin İtfaiyeci ; “Yangın ! Yangın ! 1 numaralı istasyon ” diye bağırır. Bir numaralar karşı çizgiye kadar koşup geri dönerler. Diğer gruplar da bu şekilde çağırılır. Bazen itfaiyeci ; ” 1 numaralı istasyon ” diye bağırır. Bir numaralar karşı çizgiye kadar koşup geri dönerler. Diğer gruplar da bu şekilde çağırılır. Bazen itfaiyeci ; ” Yangın ! Yangın ! Alarm var !” diye bağırır. O zaman bütün öğrenciler karşıya kadar koşup geriye dönerler.

ESİR ALMA VE VERME

Oyuncular karşılıklı iki sıra olur. Aralarında 7-8 metre mesafe vardır. Her sıra sağdan numara sayar. A sıranın bir numarası karşıya gider. O sıranın önünden geçerken bir kişinin herhangi bir yerine dokunur ve yakalanmadan kendi sırasına doğru kaçar. Kendisine dokunulan oyuncu bunu öbür sıranın hizasına kadar kovalamaya başlar. Eğer oyuncuyu yakalarsa, yakalanan oyuncu B sırasına esir olarak gider, o sıranın en sonuna eklenir. Dokunulmadan kaçarsa B sırasındaki kovalayan oyuncu esir olur ve A sırasının en sonuna eklenir. Belli bir süre sonra hangi sıra daha fazla ise o taraf oyunu kazanır.

HAYVANAT BAHÇESİ

Bütün öğrenciler eşit olarak iki gruba ayrılırlar. Aralarında 4-5 metre mesafe olacak şekilde karşılıklı iki paralel çizginin üzerinde, yüzleri birbirlerine dönük olarak dizilirler. Bir grup kendilerine ( kendi aralarında seçerek ) bir hayvan ismi alır. Diğer gruba doğru yaklaşırlar. İki -üç adım kala ismini aldıkları hayvanın taklidini yapmaya başlarlar. Karşı taraftan herhangi bir oyuncu bunun hangi hayvan olduğunu tahmin ederse, hayvan ismi alan grup kendi çizgilerini geçinceye kadar kaçar, hayvanın ismini bilen grup kovalar. Yakalananlar, yakalayan gruba geçer. Oyun sıra ile devam ettirilir.

                                KÖPEKLER VE TOP

Bütün çocuklar gruplaşır, birer köpek ismi alırlar. Örneğin ; Finolar, Buldoklar, Çobanlar, Av köpekleri vb. hepsi bir çizgi üzerinde sıralanarak tek sıralı safta toplanırlar. Bir çocuk bir voleybol topu alır, bir grup köpeğin ismini çağırarak topu ileriye doğru yuvarlar. O ismi alan köpekler , topun arkasından tutmak için koşarlar. Kim önce topu yakalarsa, o atıcı olur ve oyun böylece devam eder.

         Bülbül Kafeste
Çocuklar el ele tutuşarak bir halka oluştururlar. Bu halka bülbül kafesi olur. Öğretmen, çocuklar arasından iki üç “bülbül” seçer. Bülbüller kafes içinde dolaşırlar.
Oyun sırasında, halkadaki çocuklar,”bülbül kafeste” sözlerini yineleyerek ve ellerini (halkayı bırakarak ) çırpmaya başlarlar. Bu sırada bülbüller halkadan çıkmaya çalışırlar. Halkadaki çocuklar, bülbülleri kafesten dışarı çıkarmamak için ( bülbül nereden çıkmak istiyorsa oradaki çocuklar ) hemen birbirlerinin ellerini tutarlar, kafesin açık yerini kapatırlar.
Kafesten ( arkadaşlarının kolları, bacakları arasından ) kaçabilen bülbüller oyunu kazanmış olurlar.
 

                             Ambara Vurdum Bir Tekme
Çocuklar el ele tutuşup bir halka oluştururlar. Aşağıdaki sözlerle şarkı söylerken, bir yandan sağa yada sola dönerler, bir yandan da şarkının sözlerine uygun devinimler yaparlar.

Ambara vurdum bir tekme ( bir tekme )
Ambarın kapısı açıldı ( açıldı )
İnci de boncuk saçıldı ( saçıldı )

Limonu da böyle keserler ( keserler )
Suyunu da böyle sıkarlar ( sıkarlar )

Çamaşırı böyle yıkarlar ( yıkarlar )
Suyunu da böyle sıkarlar ( sıkarlar )

Ütüyü de böyle yaparlar ( yaparlar )
Saçımı da böyle örerler ( örerler )

Vb. sözlerle oyun sürdürülür…

                                    Kutu Kutu Pense
Çocuklar el ele tutuşur bir halka oluştururlar. Aşağıdaki sözleri şarkısıyla söyleyerek sağa yada sola dönmeye başlarlar. Şarkı içinde adı söylenen çocuk arkasını döner, halka içinde dönerek ve şarkı söyleyerek oyunu böylece sürdürür. Bütün çocuklar arkasını dönünce, şarkı sözleri “bütün çocuklar önüne dönse” biçiminde söylenir ve çocuklar önlerine dönerler. İstenirse oyun bir kez daha yinelenir.
Kutu kutu pense
Elmayı yense
Arkadaşım Ayşe ( dönmesi istenilen çocuğun adı söylenir.)
Arkasını dönse

                                           Asiye As
Çocuklar el ele tutuşarak bir halka oluştururlar. Bir yandan aşağıdaki sözleri ezgisiyle söylerken, bir yandan da sağa yada sola doğru yürüyerek dönerler. Yürüme ve şarkı temposu gitgide hızlanır, çocuklar koşmaya başlarlar. Şarkının üçüncü, dördüncü söylenişinin bitiminde ellerini bırakarak birdenbire yere çömelirler. Çömelirken yere düşen çocuk yanmış olur.
Asiye as
Altın tas
Ayağıma basma
Tahtaya bas
Tahta çürük
Çivi tutmaz
Asiye büyük
Kin tutmaz

                                       Gezen Yüzük
Uzun bir ipe bir yüzük geçirilir. İpin iki ucu birleştirilerek düğümlenir. Bir ebe seçilir. Çocuklar iki elleriyle ipi dışarıdan tutarak, ip çevresinde bir halka oluştururlar. Çocukların elleri ip üzerinde birbirine daha yakın durur.
Oyun başladığı zaman, ebe ortada durur; ipe geçirilmiş yüzük, bir çocuğun, ipi tutan eli altında saklanır. Halkadaki çocuklar, bu yüzüğü ebeye göstermeden birbirlerine aktarırlar. Çoğu kez de, ebeyi şaşırtmak için, aktarır gibi yaparlar. Bu arada ( yüzük yüzük neredesin, acep hangi eldesin ) sözlerini söylerler.
Ebe yüzüğün kimde olduğunu bulmaya çalışır. Bulabildiğini sandığı an “Durun !” der. Çocuklar dururlar. Ebe yüzüğün kendisinde olduğunu umduğu üç arkadaşına, ellerini açmalarını söyler; ( önce birine, bulamazsa ikincisine, onda da bulamazsa üçüncüsüne “elini aç” demek hakkı vardır.) yüzüğü bulursa, ebeliği biter; yüzüğü bulduran çocuk ebe olur.
Bu oyun yere oturularak da oynanabilir.

 Kedi-Fare
Çocuklar el ele tutuşarak bir halka oluştururlar. Çocuklardan ikisi Kedi ve Fare olarak seçilir. Kedi halkanın dışında, fare içinde durur. Kedi halkayı geçerek fareyi yakalamaya çalışır. Halkadaki çocuklar, fareye ( kollarını kaldırarak, ayaklarını açarak ) kaçması için yardımcı olurlar; kediye ise, ( kollarını gererek, birbirlerine yaklaşarak ) fareyi yakalamasın diye engel olmaya çalışırlar. Bu oyunda, fare kolaylıkla halkanın içine-dışına geçebilir. Kedi için, içeri ve dışarı geçmede güçlük çıkarılır.
Kedi, fareyi yakalarsa, yakalanan fare, oyunun yinelenmesinde kedi olur. Yeni fare, öteki çocukların arasından seçilir. Oyun böylece devam eder.
 
ARAÇSIZ YAPILAN OYUNLAR

1- Seke Seke Yürüme
Öğretmen, çocuklardan belirtilen mesafeye kadar seke seke yürümelerini ister Yorulacakları için bir süre sonra ayakları değiştirilir. Bu oyun istenirse yarışma şeklinde de yapılabilir. Dengesini kaybeden, düşen, yere basan yada yanlış ayak değiştiren yanar.
 

                                             Hacıyatmaz
Çocuklar üçer kişilik kümelere ayrılırlar. Her kümede iki çocuk yüz yüze ve karşılıklı durur; üçüncü çocuk ise bu iki çocuğun arasında ( iki arkadaşının birini sağına, ötekini soluna alacak şekilde, dimdik ve kaskatı )durur. Ortadaki çocuğa iki çocuktan biri, Hacıyatmaz’ı ötekine, öteki de birinci çocuğa doğru, omuzlarından iter. Yandaki çocuklar, Hacıyatmaz’ı düşürmemeye özen gösterirler. Oyunun yinelenmesinde, ortadaki çocuk yana geçer. Üç çocuk da Hacıyatmaz olduktan sonra oyun biter.

                                          Ayak Ayak Yürüme
Bir ayağın burnuna, öteki ayağın topuğunu değdirerek yapılan yürüyüşe, “ayak-ayak yürüme” denir.
Bu oyunda çocuklar, yaklaşık bir metre arayla, arka arkaya dizilirler. Yerin elverişlilik durumuna göre dizilme birerli kol’da, ikişerli kol’da yada üçerli kol’da olabilir. Oyun başladığında her çocuk, kollarını iki yana açar, ayak-ayak yürür. Yürüme yönünden sapan, ayak ayak yürümede yanlış yapan yada dengesi bozulan, yanmış olur.
Bu oyun iyice öğrenildikten sonra, çocukların gözlerini kapatmaları istenerek de oynatılabilir.

                                        Çapraz Sıçrama
Çocuklar, ikişer ikişer kümelere ayrılırlar. Her iki çocuk yüz yüze durur; ondan sonra, sağ kolları ile birbirlerinin kollarına çapraz olarak girerler ve kendi çevrelerinde sıçrayarak dönerler. Bu dönüş, soldan sağa doğru olur. Bir süre sonra durup, kollarını değiştirirler; bu kez sol kollarla çapraz yaparlar, sağdan sola doğru sıçrayarak dönerler. Oyun istenildiği kadar sürdürülebilir.

                                Aç Kapıyı Bezirgân Başı
Bu oyun iki aşamada oynanır. Şarkılı oyun ve çekişme. Alana bir çizgi çizilir.
Şarkılı oyun başlamadan önce sayışma yapılır, iki çocuk seçilir, bunlar “Bezirgân” olurlar. Bezirgânlar, arkadaşlarına duyurmadan kendilerine birer ad takarlar. Örn. Biri al, öteki yeşil olur. (Aslan-kaplan,elma-armut vb. birbirine yakın başka adlar da takılabilir.)
Bezirgânlar, çizginin iki yanında olmak üzere, karşılıklı geçerler, el ele tutuşurlar; ellerini yukarı kaldırarak “kapı” yaparlar. Öteki çocuklar ( çizgiye koşut olarak ) tek sıra biçiminde dizilirler; bunlar “kervan” olurlar.
Kervancılar, “aç kapıyı bezirgan başı” şarkısını söyleyerek “kapı”dan geçmeye başlarlar. Şarkının son dizesi, “arkamdaki yadigâr olsun, yadigâr olsun” söylendikten sonra, hangi çocuk “kapıda” içinde kalmışsa o çocuk bezirgânlar tarafından ( kollar arasında tutularak ) tutsak alınır.
Bezirgânlar, “tutsak”ın kulağına sorar: “al mı ?,yeşil mi?” Tutsak da fısıltıyla yanıtlar:”al” derse, adı “al” olan bezirgânın arkasına, “yeşil” derse, adı “yeşil” olanın arkasına geçer; belinden tutar, bekler.
Oyun şarkılı olarak yeniden başlar ve bir çocuk kalıncaya kadar aynı kurallarla sürer. Bezirgânlar son çocuğu da aynı yöntemle tutsak alırlar; tutunca, “bir sıçan” derler, salıverirler; çocuk”al” kümesinin çevresini koşarak dolaşır, gelip kapıya girer. Bezirgânlar bu kez “iki sıçan” derler, salıverirler; çocuk “yeşil” kümesinin çevresini koşarak dolaşır, gelip kapıya girer; bezirgânlar “üç sıçan” derler ve çocuğu bu kez salıvermezler; “al mı ?…yeşil mi ?” diye ona da sorarlar. Çocuk ne yanıt verirse, o bezirgânın arkasına geçer.
Burada oyunun çekişme aşaması başlar. “al” ile “yeşil” çizginin iki yakasında karşılıklı olarak durur, birbirlerinin ellerinden sıkı sıkı tutarlar. “Al”ın arkasındaki çocuklar birbirlerinin, “yeşil”in arkasındaki çocuklar da birbirlerinin bellerinden, sıkı sıkı tutarlar.
Öğretmenin ( yada bir çocuğun ) “başla” demesi üzerine, Al kümesi ile Yeşil kümesi çekişmeye başlar. Hangi küme çizgiyi geçer yada koparsa, o küme yenik sayılır.
Kazanan kümedeki çocuklar ellerini tempo ile çırparak “çürük elma, çürük elma” diye bağrışırlar. Aynı anda iki kümede de kopma olursa, bütün çocuklar “çürük elma” diye bağrışırlar.
Çocuklar isterlerse oyun, “bezirgân”ları ve adları değiştirilerek yinelenir.

Kervancılar : — Aç kapıyı bezirgân başı, bezirgân başı
Bezirgânlar : — Kapı hakkı ne verirsin, ne verirsin
Kervancılar : — Arkamdaki yadigâr olsun, yadigâr olsun
Oyun sonunda bezirgânlar : “Bir sıçan, iki sıçan, üç sıçan” diye, şarkısız olarak sorarlar.

Kümes Oyunu
Çocukların sayısı kadar yuvarlak çizilir. Bunlar kümes olur. Her yuvarlak, bir çocuğun iki ayağını alacak genişlikte olur. Öğretmen, her çocuğa bir kümes hayvanı adı verir. Tavuk, kaz, ördek, hindi, vb. Çocuk sayısı çok olduğu için her hayvandan 5-6 çocuk olabilir.
Oyun başlayınca, her kümes hayvanı kendi kümesinde durur. Öğretmen, onlara adlarını söyleyerek seslenince, kümeslerinden çıkarlar, ya serbestçe gezinirler, yada öğretmeni izleyerek gezinirler. Bu sırada da öykünme yaparlar. (tavuk gibi, ördek gibi yürürler.)
Örneğin : Öğretmen, “tavuklar” diye seslenince, tavuklar çıkar, gezinirler. “Ördekler” diye seslenince, ördekler çıkar gezinirler, vb. Gezintinin bir yerinde öğretmen ; “kurt geliyor kaçın” diye bağırır. Çocuklar kaçışırlar, kümeslere girerler. Her çocuk bir kümese girecektir. Kimsenin belirli bir kümesi olmaz. Herkes en yakın kümese girer. Bir kümese iki çocuk giremez.
Çocukların kurttan kaçtığı sırada, öğretmen de bir kümese girer, bir çocuk açıkta kalır. Açıkta kalan çocuk, oyun yinelenirken, öğretmenin yerine geçer, oyunu yönetir. Sonra o bir kümese girer, bir çocuk açıkta kalır, bu kez de o çocuk oyunu yönetir. Oyun böylece sürer.
 
Ne Yapalım ?   
Sayışmayla bir ebe seçilir. Çocuklar halka olup, el ele tutuşup dönerlerken aşağıdaki sözleri söylerler, ebe ortada durmaktadır.
Ne yapalım, ne yapalım
Siz söyleyin biz yapalım
Haydi şöyle oynayalım…
Ebe yapsın, biz yapalım… derler.
Ebe bir hayvan öykünmesi yapar. ( kedi, köpek, tavşan vb.) Halkadaki çocuklar da durup, aynı öykünmeyi yaparlar. Oyun bitince, ebe halkaya katılır, kendi yerine bir ebe seçer. Oyun baştan yinelenir.

                                     Kıskanç Tavuklar
Oyuncular iki kümeye ayrılır, karşılıklı dururlar. Her küme 7-8 kişiyi geçmemelidir. Bunlar birbirinin belinden sıkıca kavrarlar. Kümelerin önünde bulunanlara “anaç tavuk”, arkadakilere de “civcivler” denir. Oyunda amaç, önde bulunan anaç tavuklar, kümenin arkasında duran civcivlerini kaptırmayacak, fakat karşı kümenin arkasındaki civcivi yakalamaya çalışacaktır. Bu sırada bellerinden birbirini tutan çocuklar koparlarsa, o küme oyunu kaybetmiş sayılacaktır.
Mısır Patlatma
Çocuklar halka olur, çömelirler. Öğretmen ortada şu konuşmayı yapar :
– Çocuklar, sizinle mısır patlatacağız. Hepinizin ellerinde birer elek var. İçindeki mısırları önce ateşte ısıtalım, der.
Çocuklar ateşte mısır patlatıyormuş gibi, kollarını sağa sola sallamaya başlarlar. Bu sırada öğretmen :
– Patt.. deyince, bütün çocuklar yerinden sıçrar ve yine eski durumunu alır. Öğretmenin mısır patlatmasına çocuklar da böylece katılmış olur. Ancak öğretmen “patt” demeden, hiç bir oyuncu mısırını patlatmaz. Böyle yapan olursa, komik cezalarla oyun daha zevkli hale getirilebilir.

                                 Eşini Bul Oyunu
Çocuklar, ikişer ikişer eşlendirilir. Herkes eşini tanıdıktan sonra, eşler bahçeye dağılırlar. Öğretmen ;
– Ben işaret verdiğim zaman, kim eşini daha çabuk bulur ve karşıma sıra olursa, onlar oyunu kazanırlar, der.
Öğretmenin işaretiyle istenilen yerde sıralanan çiftler, oyunda başarılı sayılırlar.
 
Öt Kuşum Öt
Çocuklar arasından bir ebe seçilir. Gözleri bağlanır. Arkadaşlarından birisi sessizce yanına yaklaşır. Öğretmen ;
– Arkadaşını tanıyabilecek misin ? diye sorar.
Ebe, karşısındakinin yüzünü, saçlarını eliyle yoklar, tanıyamazsa ;
– Öt kuşum öt… der.
Arkadaşı da, sesini değiştirerek kuş gibi ötme öykünmesi yapar. Ebe yine tanıyamazsa, başka bir oyuncu çağrılır, ebe ona da “öt kuşum öt” der. Tanırsa, ebelikten kurtulur, tanıyamazsa, ebeliği sürer. Tanınan çocuk ebe olur. Oyun böylece sürer.
 Horoz Dövüşü
Çocuklar iki kümeye ayrılır. Kümeler karşılıklı iki sıra haline getirilir. Çocuklar, ayak burunları üzerinde çömelirler. İki ellerinin avuçlarını, arkadaşlarının yüzü hizasında açarlar. Oyun başladığında, her çocuk, karşısındaki çocuğun elleri içine kendi avuçlarıyla vurmaya çalışır. Amaç, karşısındakinin dengesini bozmak, onu yere oturmaya yada ellerini yere değdirmeye zorlamaktır. Bu oyun sırasında, karşıdaki çocuğun omzuna, göğsüne, dizlerine, başına vurulmaz, yalnız avuç içlerine vurulur. Ayağa kalkmadan sağa sola sıçranabilir.
Yere oturup düşen, ellerini yere değdiren, dayanan oyunu yitirmiş sayılır. Yananlar bir kıyıya çekilir. Oyun bitince sayılır, hangi kümede yanmış çocuk çok olursa, o küme oyunu yitirmiş olur.
 
Fırıldak Oyunu
Çocuklar sayışarak aralarından bir “fırıldak” seçerler. Öteki çocuklar, duvardan 10-15 metre uzaklıkta sıra olup dururlar. Fırıldak yüzünü duvara döner. Fırıldak “bir-iki-üç” diye sayı sayarken, her sayışta iki elinin avuçlarını duvara vurur ve hemen arkasını döner. Fırıldak’ın sayı sayması sırasında öteki çocuklar da durdukları yerden yürümeye başlarlar. Amaçları, ebeye görünmeden gelip onun arkasına dokunmaktır. Oyuncular yürürken fırıldak da saymasını bitirip hemen arkasına dönünce kimi yürürken görürse onun adını söyler. Adı söylenen çocuk yanmış olur. Fırıldak dönünce her çocuk yerinde durur. Duran çocuk yanmaz. Fırıldak, yeniden saymak için arkasını döndüğünde yine yürüyüş başlar. Yanmadan gelip fırıldağa dokunan fırıldak olur. Oyun böylece sürer.
Bu oyunda, “bir-iki-üç” diye sayı sayma işlemi yerine, “ön, dö, turva, arkada çorba” biçiminde de söylenebilir.

Meyve Sepeti    
Çocuklar aralarından bir ebe seçerler. Öteki çocukların tümü halka olur. Her birine birer meyve adı verilir. Bastıkları yerin kaybolmaması için ayaklarının çevresine birer yuvarlak çizilir. Ebe halkanın ortasında durur. Ebenin çizilmiş yeri yoktur, açıktadır ve kendisine bir yer bulmaya çalışacaktır.
Meyve adı verilen öğrencilere adları sesli olarak bir kaç kez yinelettirilir, iyice öğrenmeleri sağlanır.
Oyun başlayınca, ebe iki meyve adı söyler. Adları söylenen çocuklar, yerlerini ebeye kaptırmadan koşarak yer değiştirmeye çalışırlar. Ebe bütün çocukların yer değiştirmesini isterse “meyve sepetiii” diye bağırır. Bütün çocuklar yer değiştirirler.
Ebe iki ad söylediği yada “meyve sepeti” diye bağırdığı zaman, yeri boşalan birinin yerini kapmaya çalışır. Yer kaparsa ebelikten kurtulur, kapamazsa ebeliği sürer. Yerini kaptıran ebe olur. Oyun böylece sürer.

                                           Sekerek Yer Kapmaca
Sayışarak bir ebe seçilir. Çocuklar geniş bir halka oluşturacak biçimde dururlar. Her çocuğun ayakları çevresine bir halka çizilir. Ebe ortada durur. Halkada bulunan çocuklar, birbirleriyle işaretleşerek yer değiştirirler. Yer değiştirmek için gidişler tek ayakla ve seke seke yapılır. Ebe de en ortada, çizilmiş olan kendi yuvarlağı içindedir. İki çocuk yer değiştirmek için seke seke giderlerken, ebe de onlardan birinin yerini kapmak için seke seke boş daireye doğru gider. Kimin yeri kapılırsa o ebe olur, ebe kurtulur. Oyun böylece sürer. 

Zıpçıktı Çiçek Açtı
Çocuklar halka biçiminde çömelirler. Öğretmen, “çocuklar, şimdi sizinle, zıpçıktı çiçek açtı oyunu oynayacağız.” der, oyunu anlatır.
Oturan çocuklar, ” zıpçıktı çiçek açtı” denilince, hızla ayağa kalkar, kollarını yana açar ve yine çömelirler. Öğretmen bunun tersini de söyler: ” zıpçıktı çiçek açmadı” diyebilir. Bu durumda çocuklar çömelik durumlarını bozmayacaklardır.
” Zıpçıktı çiçek açtı” denilince çömelik kalan yada “zıpçıktı çiçek açmadı” denilince ayağa kalkan çocuk, yanmış olur; oyun dışı kalır.

Çömel Kurtul
Çocuklar, aralarından bir ebe seçerler. Öteki çocuklar oyun alanına serbestçe dağılırlar. Ebe, arkadaşları içinden birini yakalamaya çalışır. Yakalanmak üzere olan çocuk, ebe kendisine yaklaşınca yere çömelirse, yanmaktan kurtulur. Çömelmeden yakalanırsa yanar. Yakalanan ebe olur, oyun böylece sürer.

      Acı-Tatlı Oyunu
Çocuklar sıra biçiminde yan yana dizilirler. Öğretmen karşılarına geçer, acı, ekşi, tatlı vb. tat bildiren sözcükleri söyler.
Acı denilince, çocuklar hep birlikte, ağızlarını açıp elleriyle ağızlarını yelpazeleyerek, ağızlarının acıdan yandığını belirtmeye çalışırlar.
Ekşi denilince, yüzlerini buruşturup ekşi yemişler gibi mimikler yaparlar. Tatlı denilince, tatlı yemiş gibi damak şaklatıp gülümserler.

                                Ellem Büllem Oyunu
Çocuklar yere otururlar. İçlerinden biri ebe seçilir. Ebe, oturan çocuklara eliyle dokunarak aşağıdaki tekerlemeyi sayışma gibi söyler. Son hece söylenirken ebe hangi çocuğa dokunmuşsa o çocuğu sorguya çeker.

Ellem büllem
Epelek sepelek

Sarı kızın satması
Kara koyunun dolması

Al bunu çek bunu

Ebe : Hamam önüne vardın mı ?
Çocuk : Vardım.

Ebe : Benim devemi gördün mü ?
Çocuk : Gördüm.

Ebe : Çullu muydu, çulsuz muydu ?
Çocuk : Çulluydu.
Ebe : Benim devem çulsuzdu, bilemedin.
Ebe : Yolda tavuk gördün mü ?
Çocuk : Gördüm.

Ebe : Ak mıydı, kara mıydı ?
Çocuk : Karaydı.
Ebe : Benim tavuğum ak idi, bilemedin.

Ebe : Develerime tuzlu su mu içirdin, tuzsuz su mu ?
Çocuk : Tuzlu su içirdim.
Ebe : Vah vah benim develerimin ciğerlerini yakmışsın ha !… ve çocuğu kovalamaya başlar, çocuk kaçar. Yakalanan çocuk ebe olur. Yakalayamazsa ebeliği devam eder. Oyun böylece sürdürülür.

  Yattı Kalktı Oyunu
Her çocuğa bir ad konur. Bu ad bildikleri sebze, meyve yada çiçek adı olabilir. Çocuklar kendi adlarını da isterlerse seçebilirler. Oyunun oynanışı şöyle olur: Örneğin adı “lahana” olan çocuk önce arkadaşlarından hangisinin adını söyleyeceğini düşünür ve onun adını söyleyerek oyuna başlar.
“-Lahana, yattı kalktı biber.” Derken yatar kalkar. Hemen ardından adı biber olan çocuk aynı sözleri bir başka arkadaşının adını söyleyerek yineler.
“-Biber, yattı kalktı domates” Oyun böylece devam eder. Şaşıran çocuk yanmış olur, oyun dışı kalır.
Bum Oyunu
Çocuklar halka biçiminde otururlar. Öğretmen “çocuklar, şimdi Bum oyunu oynayacağız. Aliden başlayarak her çocuk bir sayı söyleyecek” der. Örnek verir. Ali bir diyecek, Ayşe iki, Murat üç, Elif dört, Erol beş diyecek; altıncı sırada oturan Aysun da “Bum” diyecek. Aysun’dan sonra yine birden başlanacak, altıncı çocuk “bum” diyecek gibi bir açıklama yapar ve oyun istenildiği kadar sürdürülür.
Çocukların öğrendikleri her sayıdan sonra “bum” denilerek bu oyun oynanabileceği gibi, daha büyük sınıflarda sayıların katlarına gelince de “bum” denilerek oynanabilir. Örneğin ; bir-iki-BUM-dört-beş-BUM-yedi-sekiz-BUM-on-onbir-BUM gibi. Çocuklar BUM sözcüğünü topluca da söyleyebilir.